This article examines the politics of minority representation focusing on the Civilizations Choir of Antakya, a multireligious ensemble formed in the mid-2000s against the backdrop of Turkey’s democratization process and involvement in globally funded programs of intercultural dialogue. Based on ethnographic fieldwork in the choir’s hometown, Antakya, near Turkey’s border with Syria, I compare the experiences of Arabic-speaking religious groups who simultaneously represent and are represented in the choir. These experiences, I argue, manifest different historical positions and political tensions that defy the choir’s categorization of minority religions as equally representable constituents of a tolerant nation. Together, they expose the uncertainties of ethno-religiously defined citizenship and the representational work such uncertainties demand for constructing nationhood. By analyzing this process, the article foregrounds representational politics as one key site for the anthropological study of religious diversity, and for addressing broader problems of minority recognition inherent in liberal regimes of tolerance.
Özet
Bu makale, 2000’li yılların ortalarında Türkiye’nin demokratikleşme süreci ve küresel olarak finanse edilen kültürlerarası diyalog programlarına katılımı zemininde kurulmuş çok dinli bir topluluk olan Antakya Medeniyetler Korosu özelinde azınlık temsili politikalarını incelemektedir. Koronun kurulduğu, Türkiye’nin Suriye sınırı yakınında bulunan Antakya şehrinde yapılan etnografik saha çalışmasından yola çıkarak hem koroyu temsil eden hem de koroca temsil edilen Arap kökenli dini grupların deneyimleri karşılaştırıyorum. Savım, bu deneyimlerin, koronun azınlık dinlerini hoşgörülü bir ulusun eşit temsil edilebilir bileşenleri olarak sınıflandırmasına ters düşen farklı tarihi konumları ve siyasi gerilimleri ortaya koyduğu. Bu konum ve gerilimler, etnik ve dini köken temelinde tanımlanan vatandaşlık kavramının belirsizliklerini ve bu tür belirsizliklerin milliyet inşası için gerektirdiği temsili çabayı gözler önüne sermektedir. Makale, temsil politikalarını kilit bir çalışma alanı olarak ön plana almak suretiyle, hem dini çeşitliliğin antropolojik olarak incelendiği klasik çalışmalara, hem de liberal hoşgörü rejimlerinde esas olan azınlıkların tanınmasına dair daha geniş çaplı sorunların analizine katkı sağlamaktadır.