Journal of Life Economics
Latest Publications


TOTAL DOCUMENTS

268
(FIVE YEARS 104)

H-INDEX

4
(FIVE YEARS 1)

Published By Journal Of Life Economics

2148-4139

2021 ◽  
Vol 8 (4) ◽  
pp. 523-532
Author(s):  
Hamide Selçuk ◽  
Ahmet Akar

Bu araştırmada temel amaç; akademide zaman yönetimi tutumlarının cinsiyete göre bir farklılık gösterip göstermediği sorusuna cevap bulmaktır. Araştırmanın evrenini bir vakıf üniversitesinde çalışan 90 araştırma görevlisi oluşturmaktadır. Veriler hazırlanan anket formu ile toplanmıştır. Anket formunun birinci kısmında “5” soruluk demografik bilgi formu, ikinci kısmında ise Ardıç (2010) tarafından yüksek lisans tezinde kullanılan iki alt boyuttan oluşan “Zaman Yönetimi” ölçeği kullanılmıştır. Toplanan veriler ile “SPSS for Window 23,0” programı kullanılarak “Mann Whitney U” ve “Kruskall Walliss H” analizleri yapılmıştır. Sonuçlara göre zaman tuzakları alt boyutunda cinsiyete göre anlamlı bir farklılık görülmezken, zamanı etkin kullanma yöntemleri boyutunda cinsiyete göre anlamlı bir farklılık görülmektedir. Araştırma sonucunda kadınların zamanı etkin kullanma düzeylerinin, erkeklere göre daha yüksek olduğu tespit edilmiştir.


2021 ◽  
Vol 8 (4) ◽  
pp. 513-521
Author(s):  
Selim İnançlı ◽  
Mustafa Torusdağ

Due to rapid technological development and increase in economic activities, environmental problems such as global warming and climate change, CO2 emission, environmental pollution are among significant global issues. In recent years, Eco-innovations, which are intended to benefit the environment and contribute to environmental sustainability, bring energy by saving technology, adding a new dimension to the concept of innovation as well as bringing its environmentalist face to the fore. In this study, the relationship between innovation, CO2 emissions and renewable energy for the 1990-2019 period for Turkey was examined and analyzed with Bayer-Hanck (2012) cointegration test together with Toda-Yamamoto (1995) and Hacker-Hatemi-J (2006) causality tests. According to Bayer-Hanck (2012) cointegration test, it was concluded that the variables are cointegrated in the long run. In line with the overlapping findings of the causality analyses of Toda Yamamoto (1995) and Hacker-Hatemi-J (2006), it was concluded that there is a one-way causality relationship from CO2 emissions to renewable energy consumption.


2021 ◽  
Vol 8 (4) ◽  
pp. 555-563
Author(s):  
Suna Tatlı

Health-related parameters are critical as indicators of development, and as a result, governments allocate a sizable portion of their budgets to the health sector. The most fundamental variable considered an indicator of health development is the infant mortality rate, which was used as the dependent variable in this study. The data utilized in the study were compiled from the TURKSTAT web page and the TR Ministry of Health's health annuals, with the year 2019 serving as the reference point for access to all data. In the study, econometric analyses were performed while keeping the notion of contiguity in mind to reveal the factors healthily affecting the infant mortality rate at the NUTS 3 level, which encompasses all provinces in the TURKSTAT regional categorization. The distribution of infant mortality rates by provinces in Turkey was analyzed in this context, and it was discovered that there was a high degree of clustering between provinces. This clustering structure indicated the presence of a spatial relationship between provinces, and it was from this point of view that spatial econometric analysis of health services in Turkey was conducted. Analyzes were carried out using STATA and GeoDa package programs. The diagnostic tests revealed the presence of spatial autocorrelation, necessitating the employment of the spatial autoregressive model (SAR Model) to explain the relationship between the variables. As a result, it was concluded that both the variables included in the study and the infant mortality rate in nearby locations have an effect on the infant mortality rate for each province.


2021 ◽  
Vol 8 (4) ◽  
pp. 455-462
Author(s):  
Ahmet Kamacı ◽  
Oya Kurt

Türkiye’de pandemi öncesi kamu harcamalarındaki artışlardan dolayı bütçe açıkları yaşanmıştır. Pandemi sonrasında ise yaşanan sokağa çıkma yasakları ile beraber üretimde düşüş yaşanmış ve Haziran 2020’ye kadar vergi gelirleri düşmüştür. Ancak daha sonra vergi gelirlerinde artış yaşanmıştır. Bu dönemde artan vergi gelirlerine rağmen kamu harcamalarında da artış görüldüğünde bütçe açığı devam etmiştir. Bu çalışmanın temel amacı, 2006:Q1-2020:Q1 dönemine ait çeyreklik veriler yardımıyla Türkiye’de kamu harcamaları ile vergi gelirleri arasındaki ilişkiyi test etmek ve kamu harcamalarıyla vergi gelirleri ilişkisi üzerine kurulan 4 hipotezden (Vergi-harcama, Harcama-vergi, Mali uyum, Kurumsal Farklılık) hangisinin Türkiye için geçerli olduğunu tespit etmektir. Çalışmada değişkenler arasında uzun dönemli eşbütünleşik bir ilişki bulunmuştur. Yapılan nedensellik testinde de, kamu harcamalarından vergi gelirlerine doğru tek yönlü nedensellik tespit edilmiştir. Bu çalışmanın sonucunda, ele alınan dönemlerde Türkiye’de harcama-vergi hipotezinin geçerli olduğu belirlenmiştir. DOLS tahmincisi sonuçlarına göre de, kamu harcamalarındaki %1’lik artış vergi gelirlerini %0,97 arttırmaktadır. Bu sonuçlara göre, bütçe açığını azaltmanın yolu, kamu harcamalarını azaltmaktır. Barro’nun çalışmasındaki gibi, bu çalışmada da vergilerdeki artışların nedeni olarak kamu harcamalarındaki artışlar görülmüştür.


2021 ◽  
Vol 8 (4) ◽  
pp. 431-441
Author(s):  
Beyza Toksoy ◽  
Birol Uzunay

Medya sektöründe, yayın üretim teknikleri hızla değişmektedir. Bu değişiklikler, önce küreselleşme ve dijitalleşmenin etkisiyle oluşmuştur. Daha sonra sanayi 4.0 üretim tekniklerinin alt yapısı medyada uygulanmaya başlamıştır. Sanayi 4.0 sürecini öngörerek alt yapılarını hazırlayan medya şirketlerinin, yüksek düzeyde rekabet gücü kazanabilecekleri yorumlanmaktadır. Türkiye’deki özel sektör medya şirketlerinin ve kamu yayın kurumlarının; Sanayi 4.0'a yatırım yaparak, yayın üretimlerini buna göre ayarlamalarının bir tercih değil zorunluluk olduğu öngörülmektedir. Bu makalenin saha araştırılmasında Türkiye Radyo Televizyon Kurumu’nun (TRT) seçilmesinin nedeni, bir kamu kurumu olarak son 12 yılda dijital teknolojiye yaptığı yatırımlardır. Ayrıca TRT’nin küreselleşme uyumu için yapılan idari, mali ve teknik yatırımları önemli bulunmaktadır. TRT, yayın politikalarıyla kamuoyunda çok eleştirilse de küreselleşme uyum çalışmaları ve dijitalleşme yatırımlarıyla özel sektör yayın işletmelerinin ve diğer kamu kurumlarının önüne geçtiği öngörülmektedir. Çalışma bir yayın kurumunda, Sanayi 4.0 teknolojilerinin nasıl uygulanabileceğini gösteren düzenlemelere örnek teşkil etmesi amacıyla yapılmıştır. Bu amaçla TRT kurumunun Sanayi 4.0 alt yapı yatırımları; literatür, saha araştırması ve yapılan röportajlarla incelenmiştir. Röportaj yapılan TRT uzmanları A1, A2 ve A3 olarak belirtilmiştir.


2021 ◽  
Vol 8 (4) ◽  
pp. 413-429
Author(s):  
Gülsema Çetinkaya ◽  
Nazan Susam

Dördüncü sanayi devrimi, pek çok ülkede kamu yatırım ve transfer harcamalarını, AR-GE çalışmalarını, kamu destek ve teşviklerini belli ölçülerde artırmıştır. Elde edilen veriler ile yapılan kamusal harcamaların ve desteklerin ülke ekonomisinin büyümesi ve kalkınması için önemli bir yere sahip olduğunu söylemek mümkündür. Bu çalışmanın amacı, dördüncü sanayi devriminin kamu harcamaları üzerindeki etkisini incelemektir. Her bir sanayi devriminde ortaya çıkan yeni teknolojiler dünyanın biraz daha küçülmesine neden olarak küreselleşmeyi hızlandırmıştır. Dahası bu gelişmeleri başarıyla takip edebilen ülkeler de küresel rekabette üstünlük elde etmeye başlamıştır. Bu durum hükümetlerin dördüncü sanayi devrimi ile yaşanan dijital dönüşümü kamu harcamaları ve altyapı çalışmaları ile desteklemesinde etkili olmuştur.


2021 ◽  
Vol 8 (4) ◽  
pp. 565-565

Hata: Cilt 8, Sayı 3 (2021)’te yayımlanmış olan "The effect of technological innovation capabilities on companies' innovation and marketing performance: A field study on Technopark companies in Turkey" başlıklı makaleninilk sayfasında (sayfa 361'de) yer alan “Citation/Atıf: BIL, E., OZDEMIR, B., (2021). The effect of technological innovation capabilities on companies' innovation and marketing performance: A field study on Technopark companies in Turkey. Journal of Life Economics. 8(3):361-378, DOI: 10.15637/jlecon.8.3.08”ifadesinde yazar adlarında hata olmuştur. Doğru ifade şu şekildedir: "Citation/Atıf: BIL, E. & OZDEMIR, E., (2021). The effect of technological innovation capabilities on companies' innovation and marketing performance: A field study on Technopark companies in Turkey. Journal of Life Economics. 8(3):361-378, DOI: 10.15637/jlecon.8.3.08" şeklinde düzeltilmiştir.


2021 ◽  
Vol 8 (4) ◽  
pp. 485-497
Author(s):  
Nilsun Sarıyer

Tüketici sinizmi, tüketicilerin işletmeye karşı takındığı olumsuz davranışlar olarak tanımlanmaktadır. Bu davranışların temelinde işletmelerin menfaatleri için tüketicilere zarar verdiklerine olan inanç yatmaktadır. Bundan dolayı tüketiciler işletmeye karşı olumsuz bir tutum geliştirmektedirler. Bu çalışmada bu tüketicilerin davranışları ele alınmıştır. Sinik tüketiciler nasıl davranır? sorusunun cevabını bulmak amacıyla nitel araştırma yöntemlerinden netnografya kullanılmıştır. Bu amaçla araştırmacı, tüketicilerin internet ortamında sinik tutumlarını ifade ettikleri web şikayet sitelerini iki ay boyunca takip etmiştir. Günlük şikâyet sayılarının fazlalığı gözönüne alınarak şikâyet sitelerinden biri tercih edilmiştir. Ancak şikâyetlerin farklı konular içerdiği de gözlemlenmiştir. Bu nedenle araştırma kargo şirketleri ile sınırlandırılmıştır. Veriler toplanırken araştırmacı, seçilen web sitesinde katılımsız gözlemci olarak yer almıştır. Tüketicilerin şikâyetleri beş ay boyunca (15 Mart 2021 ila 15 Ağustos 2021) kaydedilmiştir. Toplam 564 şikâyet metni elde edilmiştir. Veriler, arşivsel veri olarak toplanmış ve Atlas.ti nitel analiz programı aracılığı ile değerlendirilmiştir. Verilerin yorumlanmasında ise tematik analiz yöntemi kullanılmıştır. Analiz sonucunda elde edilen bilgilerin literatürle uyumlu olduğu ortaya çıkmıştır. Tüketicilerin üç sinik davranış gösterdikleri sonucuna ulaşılmıştır: Bilişsel Sinizm, Davranışsal Sinizm ve Duygusal Sinizm. Bilişsel sinizm davranışının güvensizlik, zorlama (tehdit) ve haksızlık durumlarında; davranışsal sinizm davranışının şikâyet, pişmanlık, aldatılmak ve mağdur olma durumlarında ve duygusal sinizm davranışının şüphe, boş vaat, haksızlık ve mağdur olma durumlarında geliştiği bulgulanmıştır.


2021 ◽  
Vol 8 (4) ◽  
pp. 499-512
Author(s):  
Hatice Türkmen ◽  
Sevda Akar

Bu çalışmanın amacı, “Dijital Ekonomi” olarak adlandırılan yeni ekonomi anlayışının Türkiye’deki gelişimini kamu kurumlarının bütçe politikaları açısından değerlendirmektir. Türkiye’de 2017 yılında yapılan referandum ile Parlamenter Demokratik Sistemden, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçilmiştir. 2018 yılı itibariyle uygulanmaya başlanan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile yürütme görevi Cumhurbaşkanına verilmiştir. Bu yeni uygulama ile Türkiye'deki kamu kurumlarının teşkilat yapılarında, bütçe uygulamalarında ve BİT yatırımlarında meydana gelen değişiklikler bu çalışmanın temel konusunu oluşturmaktadır. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile teşkilat yapıları değişen ya da yeni kurulan kurumların dijital politikalarını değerlendirmek için 2008-2020 bütçe ödenek cetvelleri incelenmiştir. 2008-2017 yılları arasındaki veriler Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi öncesi, 2018-2020 yılları ise Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi sonrası olarak değerlendirilmiştir. 2018 yılı bütçesi fiili uygulama öncesinde hazırlanmış olması sebebiyle Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi geçiş yılı olarak kabul edilmektedir. Söz konusu yıllar arasında kamu kurumlarının gelişim ve değişimini incelemek için bütçe ödenek cetvellerinden faydalanılmıştır. Çalışmada 2008-2017 yılları arasında kamu kurumlarında yapılan kamu bilgi iletişim teknoloji yatırımlarının sürekli arttığı görülmüştür. 2018 yılından itibaren sistem değişikliği ile birlikte kamu kurumlarının yatırımlarında yavaşlama olduğu tespit edilmiştir. Bu süreçte toplumun her kesimini ilgilendiren bilişim ve dijital dönüşümde yaşanan en önemli gelişmenin ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet sisteminin dijital dönüşüm sürecine en önemli katkısının Dijital Dönüşüm Ofisinin kurulması olduğu ileri sürülebilir.


2021 ◽  
Vol 8 (4) ◽  
pp. 533-546
Author(s):  
Khalil Israfilzade

Conversational agents are becoming an essential part of a growing number of personal and commercial encounters, bringing the issue of Conversational Marketing to a broader audience. A conversational agent is a developing technology that will be used in various fields throughout life, including e-commerce. The common characteristics of any conversational agent in whatever area are their capacity to engage in one-to-one personalised real-time dialogue with a human user and their availability 24 hours a day. Scale items for conversational agent phenomena have not been created scientifically or managerially in a business environment. The primary goal of this study was to develop and validate a new scale for conversational agents that could be used to quantify individual interactions in conversational marketing. As a result, the creation of a new scale for conversational agents with the objective of measuring individual customer interactions in conversational marketing was separated into two phases: Scale Development and Scale Validation. The Conversational Agent Usage Scale was developed and validated as a consequence of pilot studies. Additionally, this article discusses the practical consequences of conversational marketing, which can now be accomplished through the use of the Conversational Agent Usage Scale, which may be used by Customer Service & Support, Marketing, and Sales departments.


Sign in / Sign up

Export Citation Format

Share Document