Historical Roots and Syntactic Nature of Languages

All languages have a common, ontological nature, and this nature cannot be changed. Although there are some differences in the fictions of languages, the general course of this ontological nature is the same in all languages. Although we are talking about an ontological nature that is the same in all languages, the differences that exist between languages affect and determine the attitudes of societies that use this language. In another respect, history is a totality of social attitudes. Therefore, the language used by society can affect the attitude of that society. In other words, societies have an attitude in such a way that the language they use is foreseen. So much so that, beyond the fictional difference, even the presence or absence of a word in any language can be decisive of a social attitude. Of course, the presence or absence of a word is a small detail in the whole; but when the peculiar fictions of languages are evaluated as a whole, the effects of social attitudes on history, which is the totality, will be seen more clearly. In this study, first of all, the concept of “language family” will be focused on by giving the “definition of language”. Then, the nature of Turkish will be discussed through the language family fiction and its reflections on history will be discussed. Turkish, English, Arabic and will be sampled throughout the study.

Yoganın Ses Eğitiminde Kullanılabilirliği: Performansa Dayalı Deneysel Bir Araştırma

Bu araştırmanın amacı, bedenin ve zihnin gevşemesinde önemli bir yaklaşım olan ve aynı zamanda bilinen en eski gevşeme yöntemlerinden biri olan yoganın duruş, nefes ve meditasyonu içeren uygulamalarının, ses eğitiminde öğrencilerin performansında herhangi bir fark yaratıp yaratmadığını araştırmaktır. Yöntem olarak, nicel araştırmanın önemli bir türü olan deneysel araştırma ve onun bir deseni olan, ön test-son test kontrol gruplu desen kullanılmıştır. Araştırmanın çalışma grubunu, Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Müzik Eğitimi Anabilim Dalında 2019-2020 eğitim öğretim yılında 1. sınıfta okutulan ses eğitimi dersini alan öğrencilerden seçkisiz atama yöntemi ile belirlenen 18 (9 deney-9 kontrol) öğrenci oluşturmaktadır. Araştırmada veriler, Ertek Babaç ve Dalkıran (2019) tarafından geliştirilen “Bireysel Ses Eğitimi Performans Ölçeği” aracılığıyla toplanmıştır. Araştırmacı tarafından yoga eğitmenliği eğitimi alınarak, deney grubunda bulunan öğrencilere 10 hafta boyunca haftada 1,5 saat olmak üzere Hatha Yoga duruş, nefes ve meditasyon pratikleri uygulatılmıştır. Yoga pratiklerine henüz başlamamış öğrencilerin ses performansı ile 10 hafta boyunca ses eğitimi dersi ile eşgüdümlü olarak ilerleyen yoga pratiği sonundaki ses performansları arasında anlamlı bir fark olup olmadığı araştırılmıştır. Yoga pratiğine katılmayıp yalnızca ses eğitimi dersine devam eden kontrol grubunda bulunan öğrencilerin de 10 haftalık süreç sonundaki değişimleri ölçülmüştür. Bunun yanı sıra yoga pratiği yapan deney grubu öğrencileri ile yapmayan kontrol grubu öğrencilerinin arasında herhangi bir fark olup olmadığı araştırılmıştır. Araştırmanın sonuç bölümünde, yoganın, deney grubundaki öğrencilerin performansları üzerinde, alt problemler doğrultusunda ele alınan hedef davranışların tamamına katkısının olduğu ortaya koyulmuştur. Deney-kontrol grubu karşılaştırılmasında ise, eseri doğru artikülasyon ve diksiyon ile seslendirme ve eseri doğru notasyonla seslendirme hedef davranışları dışında kalan tüm hedef davranışlarda anlamlı bir fark bulunmuştur. Performansın bütününe bakıldığında yoganın, ses eğitiminde öğrencilerin performans becerilerinin artmasını desteklediği sonucuna ulaşılmıştır.

Haçlı Devletleri Döneminde Kadın Algısı, Siyasi Evlilikler ve Devlet Yönetiminde Kadınların Rolü

Bu araştırmada Haçlı Seferleri dönemindeki kadın algısı, siyasi evlilikler ve devlet yönetiminde kadınların rolünün ne olduğu incelenmektedir. Orta Çağların en büyük askerî harekâtlarından biri olan Haçlı Seferleri, Batılı Hıristiyanlar ile Doğulu Müslümanları karşı karşıya getiren ve 1096 yılında başlayıp 1291 yılında Latin Hıristiyanların Doğu'da Akka’dan çıkartılmalarına kadar süren ve sekiz büyük askeri seferi kapsayan yaklaşık iki yüz yıllık bir dönemi kapsamaktadır. Araştırmanın giriş bölümünde Haçlı Seferlerinin tarihsel süreci incelendikten sonra seferlerin yapıldığı dönemdeki kadın algısı ve kadınların seferlere karşı yaklaşımı incelenmeye çalışılmıştır. Daha sonra Haçlı devletlerinde (Urfa Haçlı Kontluğu (1098-1144), Antakya Prinkepsliği (1098-1268), Kudüs Krallığı (1099-1291) ve Trablus Kontluğu (1109-1289) soylu kadınlarla yapılan evliliklerin siyaset üzerindeki etkisi tartışılmıştır. Araştırmanın bu bölümünde soylu kadınlarla yapılan evliliklerin siyaset üzerindeki etkisi ile ilgili çok sayıda örneğe yer verilmiştir. Verilen örnekler ışığında, Haçlı devletlerinin yöneticilerinin, oluşturdukları siyasi organizasyonu devam ettirebilmek, güçlendirmek ve hâkimiyet alanlarını genişletebilmek için çıkarlar doğrultusunda anlaşmalar yapmak ya da savaşmak gibi faktörlerin yanı sıra evlilik yoluyla kurulan ilişkilere de önem verdikleri sonucuna varılmıştır. Soylu kadınlar ya da yerel yöneticilerin kızları ile yapılan evlilikler yolu ile kurulan akrabalık ilişkilerinin bazen hâkimiyet alanlarını genişletmek ve hatta tehdit oluşturan güçlere karşı ittifak sağladıkları gibi, bazen devletlerin devamının bu evlilikler sayesinde gerçekleştiği tespiti yapılmıştır. Böylece Haçlı Seferleri esnasında, Orta Çağlar’ın olumsuz kadın algısına rağmen, soylu kadınların siyasi ilişkilerde devleti yönetecek konuma kadar yükselerek siyasette etkin bir rol üstlendikleri sonucuna ulaşılmıştır. Çalışma bu yönüyle Haçlı devletleri dönemindeki kadın rollerini inceleyerek kadınların tarih boyunca üstlendikleri rollerin anlaşılması noktasında genel bir bakış açısı sunmaktadır.

Student Opinions on Psychomotor Learning Activities Used in Music Lessons

This study aims to determine the situation by examining the opinions of 8th-grade students about psycho-motor activities used within the scope of 8th-grade music lessons. Semi-structured interview technique was used as a qualitative method in the research. With this method, data were collected by conducting one-on-one interviews with 8th-grade students. The study was conducted with forty-four 8th-grade students. The obtained data were analyzed by making content analysis. According to the findings obtained from the interviews; It is understood that the psycho-motor activities used in schools are mostly similar, but there are problems in the implementation process, the activities cannot be used effectively and efficiently, and music lesson activities are not given enough importance due to the problems arising from the deficiencies in the material and learning environment. From the students' opinions, it is understood that the theoretical parts of the music lessons are long and the lessons conducted in this way are boring. Based on the students' opinions, it is understood that the singing activity is the most used psycho-motor activity, but this activity is not used to improve the musical knowledge and skills taught in the lessons, but to increase the students' interest in the lessons. It is understood that rhythm exercises, body percussion and instrument playing activities are less involved in music lessons than singing activities.

The Role of The Emotional Component in The Structure of Adolescents' Independence as a Condition of Their Personal Growth

The article presents material on the importance of independence as a condition for personal growth of adolescents. Latest research on the development of adolescents’ independence are analyzed. The development of the emotional component in the structure of adolescents' independence, which is characterized by such criteria as self-esteem and anxiety, is considered. The prevalence of low self-esteem in girls has been established, which can lead to dependence on other people's opinions, self-doubt, depression and apathy. The boys have a predominance of a very high level of self-esteem, which can have negative consequences in the form of refusal to work on their further personal development and problems in relationships with others. A sharp drop in confidence at the end of adolescence was found. It is associated with the irreversibility of awareness of the end of childhood and taking full responsibility for the acts of adolescents. It is also determined that modern adolescents have a low level of anxiety. That means, that they do not feel emotional discomfort, which is associated with the expectation of a threat. But it could also mean that there was the presence of protective mechanisms and reluctance to talk about this topic. The importance of independence development in adolescence is showed.

Osmanlı Devleti’nde Modern Belediyeciliğin Ortaya Çıkışı ve Safranbolu’da İlk Belediyecilik Faaliyetleri

Bu çalışmada Osmanlı Devleti’nde 19. yüzyıla kadar kadı gibi şehrin yönetiminde söz sahibi olan kişiler ya da vakıf ve loncalar gibi bazı geleneksel kurumlar tarafından yürütülmeye çalışılan belediye hizmetlerinin, değişen şartlar ve zorunluluklar neticesinde dönüşüme uğrayarak yerini modern belediyecilik anlayışına bırakma süreci incelenmektedir. Araştırmanın giriş bölümünde Osmanlı Devleti’nin 19. yüzyıl ortalarına kadar geçen dönemde geleneksel belediyecilik uygulamaları incelendikten sonra 19. yüzyıldaki modern belediyeciliğe geçiş süreci incelenmiştir. Araştırmanın birinci bölümünde Osmanlı Devleti’nin kuruluşundan 1826 yılında Yeniçeri Ocağı’nın kaldırılmasına kadar geçen sürede geleneksel olarak kadı, naip, lonca ve vakıflar tarafından yürütülen beledi hizmetler ele alınmıştır. İkinci bölümde ise geleneksel belediyecilikten modern belediyeye geçiş süreci değerlendirilmiştir. İç ve dış dinamiklerin etkisi ile belediye hizmetlerinin tek bir merkezden daha teşkilatçı bir şekilde yerine getirilmesi zorunluluğu örnekleri ile ortaya konulmuştur. Üçüncü bölümde de 1870 yılında Safranbolu Belediyesi’nin kurulmasından itibaren şehrin imar ve kalkınmasına yaptığı katkılar, insanının yaşam kalitesini yükseltmek üzere yürütülen beledi hizmetler ve bu hizmetlerin kimler tarafından yürütüldüğü ile hizmet sunma aşamasında oluşan örgütsüz yapıdan kurumsallaşma boyutuna geçiş aşamaları değerlendirilmiştir. Şehirlerin kalkınmasında başat rol oynayan askeri alaylardan birisinin Safranbolu’ya kurulmasında, şehir içi kaldırım ve yollar ile diğer şehirlerle olan bağlantı yollarının yapılmasında belediyenin ne kadar önemli hizmetler yaptığı ortaya konulmuştur. Ayrıca, I. Dünya Savaşı’ndan sonra yurdun işgal edilmesi sırasında yapılan protesto mitingleri örneğinde olduğu gibi belediyelerin toplumsal dayanışma ve organizasyon konularında da rol almaya başladıkları tespiti yapılmıştır.

Structural and Spatial Analysis of the Mosques of the Architect Sinan with Hexagonal and Octagonal Baldachin Systems

The master architect of the Ottoman era, Architect Sinan, created and left behind a wide range of structural typologies. The most numerous of Sinan’s works were his mosques. The features defining the layout plan of Sinan’s mosques are the central domed baldachin and the characteristics of the structure on which the baldachin rests. Sinan made use of multiple support systems of sometimes four, six or eight elements in his system of dome structures, planning the layouts of his mosques around the framework of these systems. Sinan handled each of his domed and multiple pillar-supported central baldachin in different ways in terms of both the foundation of the baldachin and of the side galleries, creating in this group of structures a “Sinan style.” This paper is an attempt to make a comparative analysis of the organization of the domed central baldachin constituting the main space of the mosques of Architect Sinan, which is part of a hexagonal and octagonal baldachin system with multiple supports forming the central nucleus of the mosque, and of the side galleries, addressing the relationships between baldachin, structures, dome and galleries.

A Study of Philosophical Theory and Educational Science of Insights on Ethics, Values, Characters, and Morals rooted into the Islamic and Contemporary Western Perspectives

The present article addresses the necessity for entrenching characters, morals, values, and ethical education in science teaching and science education. It explains the argument and rationale, and buttresses ethics, values, and nurturing of morals in students through a modified curriculum science education and describes their benefits to humanity. Additionally, the study discusses the rapidness of technological advancements, science, and globalization that are influencing the complications of human social life and underpinning the level of values, ethics, and morality in education and teaching sciences. Analyses and syntheses are presented to the pedagogical and philosophical questions related to the above-mentioned themes, as it may assist in conceptualizing and uttering a solid theoretical outline for the enhancement of school curricula. A proportional analysis in view of the philosophical, the collective Islamic moral education and values and hypothetical foundation of contemporary Western ethical education is outlined to generate and extend maximum academic benefits and to establish a supplemented theoretical background of character education and moral which may contribute to global acceptability of the character education and moral theoretical framework in Western.

Challenges Faced by Working Mothers in Turkey

This research deals with the advantages and disadvantages of the women who started to work outside the home with the Industrial Revolution in addition to the housework they were responsible for in the traditional period. With industrialization, the employment rate of women who began to work to support their family financially, gain economic independence and self-confidence, and fulfill their education requirements has increased exponentially to date. The research emphasizes that working women are stuck between their roles in working life and home. Expectations are increasing from the women who have started to take part in working life, and different roles are expected from her such as being a good wife, a good mother, a good housewife as well as being a good worker. The reflection of these expectations in families constitutes this study's main subject. The study aims to reveal how women working reflect on themselves, their children, their spouses, and their home from the working women's perspective. This study has emerged by interviewing 25 working women residing in the province of Karabuk, Turkey with a qualitative research model. The conditions such as being married and having at least one child were mandatory while assigning the research group's persons. Also, attention has been paid to ensure that the subjects included in the study work in different professions. As a result of the study, women have generally highlighted negative aspects of their work. However, the working women feel good with her contribution to home economics, has a separate economic income, and offering a better life for her children. The study shows that, despite the difficulties in working life, women who receive support from their spouses maintain a happier marriage. In contrast, those who have weak bonds with their spouses become lonely at home. At the same time, some women try to carry out this process with psychological support.