Cultural characteristics of Islamic cities that emerge as centers of knowledge at the 10th century A.D.Miladi X. yüzyılda ilim merkezleri olarak öne çıkan İslam şehirlerinin kültürel nitelikleri
<p>The purpose of this paper is to identify the cultural characteristics of Islamic cities, which emerge as centers of knowledge, and consequently to draw attention to the cultural level attained by the Muslim states of the era.</p><p>Information on the cultural life and the identities, personalities, the course and venues of education, mentors and students of the scholars are generally contained in sources known as tabakât [i.e. collections] and a'lâm [i.e. traces]. These sources provide detailed information on the scholarship, education and cultural life of Muslim lands, while also shedding light on the cities frequented by the scholars for rihla [i.e. journey undertaken especially for divine wisdom and knowledge]. Information on the level of cultural development of such cities in a given period of time is often set out in sources on the history of cities, history of geography and general history of Islam.</p><p>Information contained in these sources and the interpretation of this information call attention to three particular issues: firstly, the rich variety of the scholarly and cultural activities performed in terms of both form and content implies that the Muslim lands in the tenth century attained a high cultural and civil status in comparison with its contemporaries. The second important aspect is that almost all of the scholars who were active agents in the social and cultural life went to cities renowned as cultural hubs to receive higher education. Lastly, those who completed their education in cities emerging as cultural centers started working as active scientists and educators, having been convinced that they had been educated in accordance with the norms of their time.</p><p> </p><p><strong>Özet</strong></p><p>Bu tebliğin amacı, hicri IV./miladi X. yüzyılda ilim merkezleri olarak öne çıkan İslam şehirlerinin kültürel niteliklerini tanımak ve dolayısıyla o çağın Müslüman devletlerinin sahip oldukları kültürel düzeye dikkat çekmektir.</p><p>İslâm tarihinde kültürel hayat ile bilginlerin kimlik, kişilik, tahsil hayatı ve tahsil yerleri, ders aldıkları hocaları ve ders verdikleri talebeler hakkındaki bilgiler, daha çok <em>tabakât</em> veya <em>a’lâm</em> kitapları olarak adlandırılan kaynaklarda bulunmaktadır. Bu kitaplardaki kayıtlar Müslüman yurdunun ilim, eğitim ve kültür hayatı hakkında ayrıntılı bilgi sunarken, aynı zamanda bilginlerin ilim tahsili yani rıhle amacıyla gittikleri şehirleri de haber vermektedir. Bu şehirlerin özellikle o çağa özgü kültürel gelişmişliği hakkındaki bilgiler ise daha çok şehir tarihi, coğrafya tarihi ve genel İslam tarihi kaynaklarında bulunmaktadır.</p><p>İşte bu kaynakların analiz edilmesi yoluyla elde edilen bilgi ve tespitler şu üç olguya dikkat çekmektedir. Birincisi, icra edilen ilim ve kültür faaliyetlerinin hem çeşit hem de içerik bakımından oldukça zengin olması, miladi X. Yüzyılda İslam ülkesinin hemen her bakımdan kendi çağdaşları arasında yüksek bir kültürel ve medeni düzeye erişmiş olduğuna işaret etmektedir. İkinci önemli sonuç, sosyal ve kültürel hayat üzerinde oldukça etkin bir konumda bulunan bilginlerin hemen tamamının kültür merkezleri olarak öne çıkan şehirlerde yüksek tahsil amacıyla bulundukları gerçeğidir. Üçüncü sonuç ise, kültürel merkezler olarak öne çıkan şehirlerde tahsilini tamamlayanların, zamanın kurallarına uygun şekilde kendini yetiştirdiğine kani olarak bilim ve eğitim faaliyetlerinde aktif görev almış olmalarıdır.</p>